Translate

18 Nisan 2014 Cuma

Sevileni En Sevilene Emanet



Anlatılması en zor vedayı yazmak için oturuyorum şimdi masanın başına. Zihnimde onlarca anıyla, hayatımın bundan sonrasında hep özleyeceğim sıcak bir tebessümü koyuyorum karşıma. Yazmak rahatlamaktır, yazmak konuşamadıklarından kurtulmaktır, kuracağım tüm yanlış ve eksik cümlelerden affınıza sığınarak, içimde kalanları döküyorum bu sayfaya. Ve bana bu sabrı veren inancıma şükrediyorum defalarca…
İki ay öncesinde çekilen fotoğrafların ardına saklanıyorum bugünlerde. Hep aynı gülümseme canlansa da gözlerimde, sadece fotoğraflarda kalacak olmak canımı acıtıyor. Huzuru bulduğum yaşlı meclislerinden uzak olmanın adına gurbet diyorlar sözlüklerde. Gurbet, cenazeye bile gidememenin kısaltılmış hali mi? Ölümü beklenen bir sevdiğinin yanında olamamak mı? Gurbet kilometrelere hapis yaşamak mı? Son zamanlarında ‘İyi olacaksın ve Zeynep yeniden geldiğinde birlikte gezeceğiz.’ tesellisi verilen birinin yanında ona destek olamamak mı gurbet?
Bugüne kadar yaşlı meclislerinden hep küçük şeylerle de mutlu olunabildiğini öğrendim, şimdiyse ölümün her an ensemizde olduğunu öğretiyorlar. Yaşlılık, hastalık derken hiçbir şeyin öneminin olmadığını anlatıyor her kayıp.
Ölüm,sevileni, en sevilene emanet. Ölüm, kurtuluş, ebediyetteki birlikteliğe bir adım. Geride kalana zor da olsa, iyi bir ders, iyi bir silkelenme. Ve işte Rabbim yeniden hatırlatıyor; “Ölüm Ölmüyor...” 
Dua ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder