Translate

23 Nisan 2014 Çarşamba

İnsaf Et Anna!



"Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna…

İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.

İnsaf et Anna!
Gidelim buradan.
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna..
Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
Şiir kalsın istersen, sadece otursak.
Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut.
Ellerimi tutma dilersen, sadece yüzüme bak. 
Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak.
Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
Gözlerim biraz karanlık. İçinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, Turgutlar, Edipler, Sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.
Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…  "
                                                                                      /Tarık Tufan/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder