Translate

16 Haziran 2014 Pazartesi

Karanlıkta Bir Bilmiş


Bir göz yanılması ile başlıyor karanlık
Sonrası kör kütük inanmışlık
İnsan göremediğini daha çok sever diyor bir bilmiş,
Gidemediği yeri daha çok özler…
Yalan söylemediği için
Aydınlığa hapsediliyor bilmiş.
Güneş yandaşı
Karanlık zaten başından beri düşmanı.
Ama hep aynı soru beliriyor dillerde
Bilmek yargılanır mı mahkemede?

8 Haziran 2014 Pazar

Düşlerin Penceresinden


Bir düş kaçıyor içime,
Yutkunsam boğacak,
Aksi taktirde zaten her şey kaybolacak.

Derken beliriveriyor bir rüya
Çekiyor içine
Perde vurur gibi gerçeğe…

Bir pencere kenarı yolculuğu kadar tatlı.
Yolun sonunu göremeyecek kadar kör.
Ve sesleri yok sayacak kadar sağır.

Bir duygu canlanıyor,
Bir kelebek özgürlüğe kavuşuyor,
Sonrasında, sol yan dile geliyor.

Hep böyle mi olur, diyor kız sessizce
-Zaten soru sormaktan hep korkarmışçasına-
Hep böyle nereye gidilir bilinmez mi bu yolda?

Cevap hazır fakat susuluyor.
Deyimi yerindeyse her susmada kalbe hançer vuruluyor.
Öylece, saatlerce duruluyor.

Sahi, susmayıp da
            Söylense miydi her şey?
Kim bilir…
            Belki de yalnızca düşlemektir kalbe iyi gelen
            Hem zaten unutmak da güzel…

7 Haziran 2014 Cumartesi

Yazdığımı Sanacağım Belki


Yazılmışlarımdan güç alarak, tekrarlamalarımdan, konusuzluklarımdan, hatalarımdan, iyilerimden, kötülerimden kısacası burada yazılı olan her şeyden affınıza sığınıyorum. İlgimden, ilgisizliğimden ve biraz da ihmallerimden duyduğum rahatsızlıkla, beklediğim günün gelmesinin mutluluğunu yaşıyorum.
Şimdiye kadar her yazdığım atıldı, kayboldu ve unutuldu belki. Kalanlarsa, baktığımda ‘çocukçaymış’ dedirten birkaç satır oldu. Ama bu blog bir depo, bir sandık oldu bana, yazılanların anlam kazandığı, halk dilinde ‘görücüye çıktığı’ bir defter. Emeklemeyi öğreten, her şeye rağmen sevdiğin işi yapıyor olmanın mutluluğunu gösteren bir adım. Okunuyor olmanın verdiği tarifsiz mutluluk. Her paylaşım sonrası ‘kamera arkası’ misali blog arkasında hangi yazının kaç kez okunduğunun takibini yapmak işin en heyecanlı kısmıydı bu süreçte. Ve şimdi bu emekleme süreci yerini büyümeye bırakıyor. Let your dream, Hayali Cihan Değer derken sonunda Kelam-ı Kalp’te karar kılınan bu sayfa kapılarını yeniliklere açıyor. Haziran yalnızca tatili değil, yazabilmek için vakti de beraberinde getiriyor. Ben yazacağım, yazdığımı sanacağım belki ama okuyup yorumlama kısmını size bırakıyorum. Şimdiden keyifli, bol kitaplı, şiirle içli dışlı, sevdiklerinizle geçirebileceğiniz, sağlıklı, huzurlu tatiller diliyorum.

Hem ne diyor adı olmayan dergi: "Yaz, biliyorsun bizi kalem tutmak yormaz!"