Translate

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Ruha Düşen Nikbinlik

 “Sabret ki her şey hissettiğin gibi olsun.
Sabret ki her şey gönlünce olsun…”
Mevlana

Her gecikmişlik sonunda aynı mahcupluğu, aynı geç kalınmışlığı ve aynı özlemi içine gizleyen giriş cümlesiyle: Uzun zaman sonra yeniden, neyi nasıl dile getireceğim konusunda belirsiz bir şekilde başlıyorum yeniden yazmaya.

Blogu açtığımdan bu güne kadar ihmallerimden bahsettim hep. Can sıkıcıydı zira. Bazı telaşlar ve sorumluluklar işin içine girince insan kendini mutlu hissettiği şeyleri yapmaktan uzaklaşıyordu. Uzaklaştırıyordu tüm koşuşturmalar. Ama yine de bir umut veriyordu sabrıma, dönüşümün yeniden bu sayfaya olacağına dair bir sevinç ve kavuşma…

İşte yine böyle bir süreç sonrası, biraz yorgun biraz şaşkın bir haldeyim şimdilerde. Çünkü bitti. Her mezun bitince değerini anlayacaksın okulun derdi. Tam olarak öyle oldu. İçindeyken zamanın akmadığını, akrep ile yelkovanın bana inat durduğunu düşündüğüm okul -daha dün başlamıştım yıllar ne çabuk geçti- hisleriyle bitti. Ve geriye güzel anılar kaldı sadece. Hep gülümseyerek hatırlayacağım, iyikilerle donatacağım anılar…

Sabretmek gerekiyormuş Deryadil, söz konusu okul veya iş olsun, belki bir hastalık belki bir dert, belki sevdiklerimiz, işte konu ne olursa olsun zamanın her şeye inat geçtiğini bir gün olsun unutmadan sabretmek gerekiyormuş. Hani tahavvülleri yazdığım yazımda Bülent Akyürek’in bir sözünden bahsetmiştim; “Kabeden başka hiçbir şey sabit değil.” Diyordu. Kural bu kadar basit aslında. Her şey değişmeye mecburken ve bunu biliyorken, içinde bulunduğumuz zamanın da değişeceğine doğum ve ölümlerle tanık oluyorken, bununla mücadelenin tek yolunun sabrı diri tutmak olduğunu deneyimlemişken zor da olsa bunu hayata geçirmek gerekiyormuş.

“Zor” kelimesi insanı içine hapseden parmaklıkların ana maddesi gibi. Biliyorum zor. Sabretmek de, sabretmek yetmezmiş gibi sabrettiğimiz andan güzel anılar çıkarmak da, gülümseyerek hatırlamak da… Zor Deryadil. Nefes aldığımız her anın hakkını vermek gibi, hakkını verebilmek için gereken sabrı göstermek de zor. Böyle hissettiğim anlarda kafamı kaldırıp masama astığım sözleri tekrar tekrar okurken, öylece izlerken bulurum kendimi. Bir öneri olsun benden sana, insan kendisinin en iyi motive kaynağıdır çoğu zaman. Ve ne tezattır ki yine kendisidir motivasyonunu dibe vuran. İşte bunun için iki söz var her sabah bana umut ve zorluklara karşı güç olan.

“En güzel gün bugün…”
 “Bizde Allah isterse kuşlar filleri yener…”

Gözünün gördüğü her yeri doldur bu sözlerle Deryadil, perde niyetine indir göz kapaklarına. Çünkü her güne hayatının en güzel günü gözüyle bakmadan o gün güzel hatıralar vermiyor sana. Ve zorluklar karşısında Allah isterse kuşların filleri yeneceğine dair inancın olmadan güç bulamıyorsun asla.

Sözün özü; hayatında tüm olup bitenleri nikbin bir havayla karşıla Deryadil. Çünkü hayat biraz da bizim onu nasıl gördüğümüz ile ilgili… 




1 yorum:

  1. Aynı durumda olduğundan mıdır bilmiyorum sanki duygularıma tercüman olmuş yazı çok içten gerçekten devamını bekliyorum ��

    YanıtlaSil