Bazı hikayelerin bence’sini dile
getirmek zordur. Yıllarca alışılagelmiş bir anlatıyı bir fikirle, bir
düşünceyle yok etmeyi beklemek de anlamsızdır biliyorum. Ama bu hikayenin “bence’si”nin
hikaye kahramanını memnun edeceğini düşünüyorum.
Leyla ile Kays. Bir çok ağızdan
farklı tarzlarda dinledik yıllarca. Bir çoğumuz belki bu masalla dalardı
uykusuna. Fakat bir farkla: Leyla ile Mecnun derdik buna. Şimdiye kadar ben de
hep böyle anlattım ve dinledim. Fakat gel gelelim, Kays’a Mecnun diyesim gelmiyor
artık benim. Zira Kays’tır o.
Kısaca şöyledir bu hikaye: Bildiğimiz
üzere Leyla ile Kays çocukluk aşklarıdır birbirlerinin. Kalpleri küçüktür fakat
büyüktür sevdaları. Kara olmasa da tez yayılır bu haber, gider Leyla’nın
annesine. Leyla’yı okuldan alan annesi Kays ile görüşmesini istemez ve yasaklar
koyar. Deliye döner Kays, Leyla’nın hasretine dayanamaz. Leyla’ya olan aşkına
bir türlü söz geçiremez. Bundandır Kays’a verilen Mecnun lakabı. Deli anlamına
gelen bu lakapla anılır hale gelir. Leyla’nın aşkından çöllere düşen Kays
perişandır. Bu aşk kendini unutturmuştur. Evvela her baktığı yerde Leyla’sını
görür. Zamanla Leyla’yı da unutur. Öyle bir makama ulaşmıştır ki, gönlü dünyaya
ve beşere karşı hiç olur. Leyla bir gün Kays’ı aramak ister ve düşer çöllere. Nitekim
bulur da, fakat Kays tanımaz onu ve “Leyla benim içimdedir, sen kimsin?”
sorusuyla karşılık verir. Leyla, onun ulaştığı mertebeyi anlar ve bir şey diyemeden
geri döner.
Şimdi gelelim asıl konuma. Hal
böyleyken Kays’a hala Mecnun diyor olmak. Yazının başında dediğim gibi: Kays’a
Mecnun diyesim gelmiyor artık. Zira Kays’tır o. Leyla’ya olan aşkından
dolayıdır Mecnun lakabı. Oysa Leyla’nın aşkı vesiledir çöle düşüp beşerden
ayrı kalmasına. O gün Leyla onu çölde bulduğunda: “Sen benim Leyla’msın, geldin
beni buldun ve her şey geride kaldı.” Deyip tutup elinden gitseydi çölün
dışına, o gün devam ederdik Mecnun lakabına. Lakin tanımayarak ve “Leyla benim
içimdedir, sen kimsin?” diyerek silmemiş midir o ismi? Leyla, Kays’ın duasıdır.
Kays’ın Leyla’sı suretlerin ötesidir artık. Onun aşkı hiçlik makamıyla aşk-ı
ilahiyede can bulmuştur. Mecnun Kays’ın öldürdüğü nefsidir.
Hikayenin sonuysa şudur ki; Kısa bir süre sonra vefat eder Leyla. Birkaç zaman sonra da Kays. Böylece hakiki kavuşmayı yaşarlar.
Ve Abdurrahim Karakoç bu
hikayeyi şu sözlerle tamamlar:
“Mecnunlar Mevla'yı bulursa canda, el olur Leyla'lar…”
Başta dediğim gibi herkes tarafından bilinen bir kişinin,
hikayenin ya da olayın “bence’si”ni dile getirmek zordur. Bir yanlış düşüncem,
yanlış bilgim ya da yanlış anlatımım varsa affola. Ve bu meselenin en içten
duası da gelir Kays vasıtasıyla: Rabbim gönüllerimize aşk-ı ilahiyi aşılasın ve
açsın gönüllerimizi arşa, inşallah… Dua ile…
Yüreğinize sağlık.. Gerçekten çok güzel yazmışsınız..
YanıtlaSilTeşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim :)
Sil